Bir derneğin arkasındaki maddi ve manevi güç üyeleridir. Yıllık aidatlarınızın o derneğe katkı sağlamasından daha önemlisi üyelerin yarattığı baskı potansiyelidir. Bir başka deyişle, bir derneğin ne kadar fazla üyesi varsa çalışmalarını ve sesini o kadar duyurma şansı vardır. Basın yayın kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve hatta hükümetin, 5-10 kişilik gruplardan ziyade yüzlece, üyesi olan bir derneği daha fazla dikkate alacağı açıktır.
Üye olmamızın bizlere yararları:
Öncelikle uygar bir vatandaş olarak, toplumsal sorumluluklarınızdan birini yerine getirmiş olursunuz. Eğer çevre koruma konularında yeterince bilgiye sahip değilseniz, dernek çalışmaları ve bültenleri sayesinde daha fazla bilgiye sahip olursunuz. Üye olduğunuz derneğin koruma çalışmalarından ve gelişmelerden haberdar olursunuz. Her ne kadar büyük kentlerdeki bazı dernekler ülkemizin başka bölgelerinde çalışmalar yapıyorsa da, her yere yetişmeleri mümkün değildir. Bu yüzden büyük derneklerin bilgi birikimlerinden yararlanarak -bölgenizdeki insanların katılımını da sağlayarak- kendi yerel derneklerinizi kurarsınız. Kurumsallaşmış derneklerle bilgi alışveriş ağı kurar, bilgi aktarma ve önceki tecrübelerden yararlanmayı sağlarsınız.
Bugün Batı’daki insanların birey olarak kullandıkları en önemli kozlardan biri tüketicilikleridir. Çevreye zararlı bir ürüne yapılacak ilk şey onu almamak ya da kullanmamaktır. Eğer çevreye zararı olmayan (ya da en azından daha az zararlı olan) bir başka ürün varsa onu tercih etmeliyiz. Derneğimizin kurulması bizler için bir şanstır.Sahip çıkalım. Köylerden şehirlere olan göç hızla devam etmektedir. Bu göçün durdurulması için acilen köylere ve ilçelere yönelik yatırımların yapılması şarttır.
Köylerde yaşayan insanlar, güzelim tarlalarını, bağ ve bahçelerini, evlerini terk ederek şehirlerin gecekondu bölgelerine bir umutla yerleşip, sonra umutsuzluk ortamına düşmektedirler. Bu durum içler acısı bir manzara ortaya koymaktadır.
Köylerimiz ne hâldedir?
1) Köylerimizde bir yaşama faciası vardır.
2) Köylerde üretim azalıyor. Hayvancılık yok denecek kadar azalmıştır. Tarım alanları ekilemiyor.
3) Köylere hizmet gitmiyor.
4) Köylerin, yol, su, mesken ve sağlık meseleleri çözüm bekliyor. Eğitim yetersiz, teknik bilgi ise hiç yok.
5) Köylü çaresiz durumda, duyarsız hükümetler çözüm bulmuyor. Köylerden şehirlere olan göç hızla devam etmektedir. Bu göçün durdurulması için acilen köylere ve ilçelere yönelik yatırımların yapılması şarttır. Köylerde yaşayan insanlar, güzelim tarlalarını, bağ ve bahçelerini, evlerini terk ederek şehirlerin gecekondu bölgelerine bir umutla yerleşip, sonra umutsuzluk ortamına düşmektedirler. Bu durum içler acısı bir manzara ortaya koymaktadır.